Otoimmun epilepsilerde nöronal yüzey antijenlerine karşı gelişen otoantikorların patojenik rollerinin araştırılması


Çarçak yılmaz N. (Yürütücü)

  • Proje Türü: TÜSEB Projesi
  • Proje Grubu: Tıp Sağlık
  • Projenin Yürütüldüğü Birim: Eczacılık Fakültesi
  • Başlangıç Tarihi: Ağustos 2024
  • Bitiş Tarihi: Ağustos 2026

Özet

Bağışıklık sisteminin temel bileşenleri olan antikorlarlar insan vücudunu virüs ve hastalığa neden olabilecek tehditlere karşı korurlar. Ancak bazen vücutta normal doku bileşeni olarak bulunan antijenlere karşı bağışıklık sistemi tarafından antikor oluşturularak onlara saldırmaya başlarlar. Çoğunlukla tedavide kullanılan anti-nöbet ilaçlarla kontrol edilemeyen dirençli nöbetlerle karakterize, uzun vadede özellikle çocuk hastalarda bilişsel (kognitif) problemler bırakabileceği bilinen bir durum olan otoimmun kökenli epilepsi olgularına neden olurlar. Bu durumun altında yatan mekanizmalar henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Önerdiğimiz proje kapsamında otoimmün ensefalit hastalarında yaygın olarak saptanan ve nöron yüzeyinde bulunan, N-metil D-aspartik asit glutamat reseptörü (NMDAR) ile lösin açısından zengin glioma-inaktive protein 1 (LGl1) proteinlerini hedef alan otoantikorların deney hayvanına pasif transferi ile oluşturulacak hastalık modelinde epileptik nöbet gelişimi, bilişsel fonksiyon, lokomotor sistem ve uyku bozukluklarının gelişimi in-vivo koşullarda incelenecektir. Oluşturulan model üzerinde inflamatuvar yolaklara spesifik olarak, güçlü bir anti-inflamatuar etkiye sahip olduğu gösterilen non-selektif fosfodiesteraz inhibitörü Ibudilast’ın terapötik etkinliği değerlendirilecek ve moleküler düzeyde semptomların nedenini daha iyi anlamak amacıyla otoantikor ilişkili nöroinflamatuvar süreçler araştırılacaktır. Anti-NMDAR ve anti-LGl1 otoantikorları pozitif otoimmün ensefalit tanısı konulan hastalardan toplanan serum havuzlarından anti- NMDAR ve anti-LGl1 IgG içeren total IgG elde edilecek ve saflaştırılacaktır. Ek olarak, LGI1 ensefalitli olguların periferik kan örneklerinden LGI1 proteinine spesifik olarak elde edilen ve in-vitro koşullarda spesifik proteine bağlanma özellikleri valide edilen monoklonal antikorlar (mAb) modelleme için litearatürde ilk defa kullanılacaktır. Oxford Üniversitesi Klinik Sinirbilim departmanından elde edilecek mAb'ların -Prof. Sarosh Iraninin hediyesi olarak- proje kapsamında kullanılmak üzere soğuk-zincir koşulları altında laboratuvarımıza transferi sağlanacaktır. Ventikül içerisine osmotik pompa yardımıyla 14 gün boyunca uygulanacak otoantikor infüzyonları öncesi ve sonrasında sıçanlara davranış testleri uygulanarak lokomotor aktivite (Open field/açık alan, rotarod) ve bellek fonksiyonları (novel object recognition test (NOR)/Yeni obje tanıma testi,Y-labirent testi) değerlendirilecektir. 24 saat EEG/EMG kaydı alınarak uyku parametrelerinde değişime neden olup olmadıkları belirlenecektir. Aynı zamanda otoantikor uygulamasına bağlı olarak deney hayvanlarında davranışsal ve elektrografik epileptik nöbetlerin gelişip gelişmediği değerlendirilerek nöronal antikorların patofizyolojik etkileri tüm klinik bulgularıyla ilk defa araştırılacaktır. Her bir otoantikor uygulama grubu içerisinden rastgele seçilen bir grup hayvanda sistemik olarak Ibudilast uygulanacak ve etkinliği tedavi almayan gruplara göre karşılaştırılacaktır. Testlerin bitiminde otoantikorların fonksiyonel olarak beyinde glutamaterjik sinapslarda yer alan reseptörler ve sinaptik proteinlerin seviyelerinde değişimlere neden olup olmadıkları immunohistokimyasal boyama ve Western blot yöntemleri ile belirlenecektir. Ayrıca beyin omurilik sıvısında (BOS) ve kanda ELISA yöntemiyle sitokin, nöronal yıkım ve glial aktivite profillemesi yapılacaktır. Böylelikle proje ekibi olarak çalışma kapsamında literatürde ilk defa elde edilmesi hedeflenen bu kapsamlı bilgilerin mevcut tedavilere dirençli otoimmün epilepsi hastalarının iyileşmesini hızlandırabilecek, iyi tolere edilebilen hedefe yönelik yeni tedavi stratejileri tasarlamaya, kanda ve beyin omurilik sıvısında hastalığı ön görebilecek biyobelirteçlerin geliştirilmesine yönelik ileri klinik araştırmalara kapı açacağını umuyoruz.